Almanya’dan savaş ganimeti olarak getirilen saat, 76 yıldır Taşkent Saat Kulesi’ni süslüyor.
İkinci Dünya Savaşı’nda yenilen Almanya’dan bir Sovyet askeri tarafından savaş ganimeti olarak Özbekistan’a getirilen saat, 76 yıldır adını aldığı Taşkent Çan Saat Kulesi’ni süslüyor.
Taşkent’in tam merkezinde 1947 yılında inşa edilen Taşkent Çan Saat Kulesi, sadece şehrin en değerli simgelerinden biri olarak değil, aynı zamanda halkın buluşma noktası olarak da dikkat çekiyor. Sisteminin sarsılmaz hassasiyeti nedeniyle halk, kol saatlerini yıllar önce olduğu gibi hala kuledeki saatle karşılaştırarak ayarlıyor.
Ülkenin en değerli meydanlarından biri olan Buyruk Timur Meydanı’nın hemen yanında yer alan Taşkent Çan Saat Kulesi, şehrin merkezindeki yüksek binaların gölgesinde biraz kaybolsa da geleneksel oryantal süslemeleriyle dikkat çekiyor. şehir.
Taşkent Çan Saat Kulesi sadece şehrin simgesi değil aynı zamanda anıtsal özelliği ile de önem taşımaktadır.
76 yıldır her 15 dakikada bir çalan çanların sesi, İkinci Dünya Savaşı’nda şehit olan 430 bin Özbek askerinin anısına her gün yankılanıyor.
Taşkent’e getirilen Alman saatinin hikayesi
Taşkent Çan Saat Kulesi tarihi bir yapı gibi görünse de kuleye takılan saatin 1947 tarihli tarihi, süslediği kuleden çok daha eskidir.
Almanya’nın Allenstein kasabasının meydanlarından birinde belediye binasının önüne çanlı saatin monte edildiği kulenin 1945 yılına kadar İkinci Dünya Savaşı’nda ciddi hasar görmesi nedeniyle yıkılmasına karar verildi.
Özbekistan’dan asker olarak savaşa giden güzel saatçi Aleksandr Eisenstein, görevde olduğu askeri birliğin komutanlarını, yıkılmasına karar verilen kuleden saati sökmeye ikna etti.
Herhangi bir hasar görmeden kuleden sökülen çan saati, Eisenstein’ın savaştığı Almanya’dan özel bir trenle memleketi Taşkent’e hediye olarak gönderildi. Özbekistan’a 4 bin kilometreden fazla yol kat edilerek teslim edilen saatin çanları yeniden restore edildi.
Taşkent’te saat için 30 metrelik bir kule inşa edildi
Çanın yerleştirileceği kulenin tasarımı için açılan yarışmayı Mimar Adgam Muhamedsin kazandı.
Muhamedşin’in tasarladığı projeye göre tepede saat ve çanın yer alacağı kulenin yüksekliği 30 metre olarak tasarlanmış ve saat kulesinin yapımı için şehir merkezindeki meydana giriş kapısı belirlenmiş, Taşkent’in simgesi haline gelen.
Kule ve bitişiğindeki bina kaymaktaşı ve milli desenlerle Usta Şirin Muradov tarafından, kulenin tepesi bembeyaz kaymak taşıyla süslendi. Yapımı tamamlandıktan sonra kuleye takılan saat çanları, İkinci Dünya Savaşı’nda ilk kez Taşkent’te kazanılan Büyük Zafer’in 2. yıl dönümü olan 9 Mayıs 1947’de çaldı.
Almanya’da saatin kasabadan kasabaya taşınmasına öncülük eden Sovyetler Birliği ordusu mensubu Aleksandr Eisenstein, yapımının ardından Taşkent Çan Saat Kulesi’nin bekçiliğine atandı. Yetenekli bir saat ustası olan Eisenstein, saatin çanlarını düzenli olarak temizleyip dişli çarklarını yağlamakla kalmamış, aynı zamanda sürekli bakımını yaptığı saatin uzun yıllar sorunsuz çalışmasını da sağlamıştır.
1966’da Taşkent’te meydana gelen yıkıcı deprem sırasında saatin sistemi ciddi şekilde hasar gördü. Eisenstein mekanizmayı eski haline getirmeyi başardı, ancak çanlardan biri kullanılamaz hale geldi. Tamir edilmesi mümkün olmadığı için dökümhanede zarar gören zilin birebir kopyası yapılarak saat zilleri tekrar çalışır hale getirildi.
İnşa edilen saat kulesinin kopyası
Tek kule ve ona bitişik küçük bir binadan oluşan yapı, tarihi boyunca çeşitli onarımlar görmüş ancak mimarisinde önemli bir değişiklik olmamıştır.
2009 yılında Taşkent’in kuruluşunun 2200. yıl dönümü kutlamaları kapsamında, saat kulesinden 150 metre uzakta, Buyruk Timur Meydanı’na uzanan diğer caddenin başına Taşkent Saat Kulesi’nin bir kopyası yapılmıştır. Böylece Taşkent’in tam merkezinde iki kuleden oluşan tek bir mimari kompleks ortaya çıktı.